• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER
BİR KİTAP

Cumhuriyet Halk Partisi Çorum İl Başkanı Hasan Eray Tüfekçi, çarşı ve pazarda fiyatların ateş pahası olduğuna dikkat çekti.

‘HAYAT PAHALILIĞI MİLLETİ
EZMEYE DEVAM EDİYOR’

11 Şubat 2019

Cumhuriyet Halk Partisi Çorum İl Başkanı Hasan Eray Tüfekçi, çarşı ve pazarda fiyatların ateş pahası olduğunu belirterek, “Hayat pahalılığı aziz milletimizi ezmeye devam ediyor” dedi.

Enflasyonun hızla yukarı çıktığını kaydeden Tüfekçi, “Vatandaşa ve piyasalara yansıyan gerçek enflasyon resmi rakamların çok çok ötesinde. Çarşı ve Pazarda fiyatlar ateş pahası. Çiftçinin, pazarcının, esnafın, sebze ve meyve alan halk bu garip ticaretten asla memnun değildir. Mevcut iktidarın 17 yılına bakıldığında ne doğru düzgün bir hal yasası ne de alışveriş merkezi yasasını çıkardı” ifadelerini kullandı.

Tüfekçi açıklamasının devamında şunları söyledi:

“Türkiye´de yıllık sebze enflasyonunun yüzde 94.72´ye çıktı. Mevcut iktidar 17 yıldır uyguladığı yanlış tarım politikalarının ülkemizde bu günlere getirdi. 1 adet marul 5.95 lira, pırasa 5.95 lira, turp 2.40 lira, sivri biber 11.90 lira, portakal ve mandalina 4 ila 5 lira arasında, karnabahar 4.75 lira, havuç 4.95 lira, yer elması 6.95 lira semizotu, 8.95 lira, en ucuz zeytin 24 lira, Bunların içinde, ekmek, peynir, yağ, doğalgaz gideri yok. 4 kişilik bir aile aylık 2 bin 707 liraya ihtiyaç duyuyor. Asgari ücret 2 bin 20 lira. Yani bir asgari ücretli, yağ, et kullanmadan su ile pişirse bile sadece sınırlı mevsim sebzeleri bile alacak güce sahip değil.

Üretim girdileri yanında elektrik mazot ve ulaşım giderlerindeki artışlarla fiyatları katladı, Mevcut iktidarın yaklaşımları ile de sorunun çözümlenemeyeceğini, Tarımda planlama ve üretimde ucuz girdi sağlamadan da sıkıntıların bitmeyecektir.

Üretim maliyetlerindeki artış ve girdi fiyatlarındaki yükselişin, üreticinin ürün üretmemesi sorununu da doğuracaktır. Sebze fiyatlarındaki artışta aracıların etkisi tartışılmaz. Fakat nakliye, mazot, ulaşım giderleri ile girdi fiyatları değerlendirilip enflasyonun etkisi dikkate alınmadan değerlendirme yapılamaz, Bir ürünün bir kentten başka bir kente nakliyesi ürünün kendi fiyatı kadar üstüne ekleniyor.

Üreticilerin girdi maliyetlerine bakıldığında yeraltından elektrik enerjisi kullanılarak çıkarılan sulama suyu önemli bir maliyet. Son yıllarda 4 milyon hektar tarım arazisinin ülkemizde yok olduğunu, bunun nedeninin ise kent çevrelerindeki ekilebilir alanların, yanlış yapılaşma, yanlış sanayi alanları seçimi sonucu betona bürünmesi ve tarımsal alanlardaki göçün varlığından kaynaklanıyor.

Yabancılar sürekli tarım arazileri alıyor. Yerli çiftçi icralık olduğu için arazilerini satmak zorunda kalıyor. Giderek tarımdan uzaklaşan köylerimizde nüfus azalıyor. Mevcut iktidar 17 yıldır bu sorunlara çözüm bulamıyor. Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü, Et ve Balık Kurumu ve Toprak Mahsulleri Ofisi gibi çiftçinin üreticilerin yanında olan kurumlar, özelleştirme kapsamında içleri boşaltıldı. Tarım arazileri doğru değerlendirilip bilimsel tarım yapılmadı. Sudan´a gidip tarım arazisi kiraladılar ve orada yetiştirecekleri ürünleri Türkiye´de satacaklar. Sudan tarımının sorunlarıyla ilgilenen, Sudan çiftçisinin yanında olan iktidar ne yazık ki Türk çiftçisinin sorunlarını görmezden geliyor.

Sorunun çözümü için kalıcı olarak aile tipi tarıma yönelmek, planlı ve bilinçli tarım politikası izlemek, kentten köye dönüş projesini desteklemek gerekiyor. Bu sorunların çözülmemesi durumunda ülkemizde tarım ve hayvancılığın daha da sorunlu olması kaçınılmaz

Para bolken tedbir almayan iktidarın şimdi marketçiden, pazarcıdan ve bu acayip ticaretten şikâyet ediyor. Bu pahalılığın tek sorumlusunun, ülkeyi sıcak paraya teslim eden, üreticiden tüketiciye giden zincirde yandaş aracılara, komisyonculara müdahale etmeyen, 17 yıldır bu işe göz yuman mevcut iktidardır.

Tarlasını ekmeyen, üretim yapmayan, evine gramla sebze ve meyve alan vatandaşların çözüm beklemesine rağmen mevcut hükümet ne yapacağını bilmiyor. Milletin her türlü yetkiyi vermesine rağmen iktidar gereğini yapamadı ve milletten koptular.

Ocak-Kasım aylarını kapsayan 11 aylık dönemde tüketici kredisi ve kredi kartı borcunu ödeyemeyen kişi sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre 1 milyon 215 bin 842 kişiden, 1 milyon 284 bin 261 kişiye çıktı. Ekonomik krizin derinden hissedildiği bu dönemde vatandaşlarımız kredi kartlarından çok tüketici kredilerini geri ödemekte zorlandı.

11 aylık dönemde tüketici kredilerini ödeyemeyenlerin sayısı 137 bin 391 kişi birden artarak 826 bin 899 kişiye fırladı. Buna karşılık kredi kartı borcunu ödeyemeyenlerin sayısı aynı dönemde yaklaşık 76 bin kişi azalarak 744 bin 865 kişiye düştü.” /BSGMEDYA




Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI