Mustafa AYDINLI, 'Bu yazıyı yazmasaydım o güzel insana olan vefa borcumu ödememiş sayacaktım kendimi.' diyor..
Tarih 18 Mayıs 2014 Değerli Öğretmenim Rıza ILIMAN’ın ölümünü üzülerek öğrendiğimde bir an duraksadım. Bundan tam 6 yıl önceydi. Haberin yalan olmasını diledim. Haberin doğruluğu benim dileğimi ne yazık ki olumsuz kılıyordu. Emekli Öğretmen, Halk Evleri Eski Genel Başkanı, SHP Çorum (1987-1991) Milletvekili, vefatı üzerine yazdığım bir makalemi 6. Ölüm yıldönümünde onun anısına saygıyla yayınlamayı uygun gördüm. Onunla ilgili anılarım bir film şeridi gibi gözümün önünden geçti. Sayın Rıza ILIMAN öğrencileri için, ülkemiz için, Çorum için, önemli bir kişilik, örnek bir öğretmen, toplumcu yanları olan, nitelikli bir kişilikti. Öğrencileri olarak ondan çok şeyler öğrendik.
Bu yazıyı yazmasaydım o güzel insana olan vefa borcumu ödememiş sayacaktım kendimi.
(Mustafa AYDINLI, Merhum Rıza ILIMAN ile..)
Sayın Rıza ILIMAN’ı ilk olarak Eti Ortaokulunun, 1.katında müdür başyardımcısı olarak tanıdım 1969 yılında. Bizleri sabırla dinliyor, örnek bir eğitimcinin göstereceği yolları gösteriyordu. Oysa ortaokul 2. sınıfta Türkçe dersimize girmesi bizim için bir şanstı. Dersi sevdiriyor benimsetiyor, doğrusu ben şahsım adına Rıza Bey’in dersi bitmesin istiyordum. Sesiyle anlatımıyla sınıfı dolduruyor, ilgimizi çekiyor, anlattığı yaşamdan ve günlük olaylardan konularla düşünce ufuklarımızı açıyordu. Doğrusu, derse girişimiz ve çıkışımız arasında bilgi dağarcığımızı doldurmuş olarak çıkıyorduk. Yurt sevgisini, insancıl düşünceyi, olaylara bilimsel ve toplumcu bakışı ondan öğrendik dersem abartı sayılmaz. O, gerek yönetici olarak, gerekse öğretmen olarak, bulunduğu makamı hakkıyla dolduran, oturduğu koltuğun hakkını veren bir eğitimciydi. Kuşkusuz dersteki etkinliklerimizle sayısız anılarımızın yanında, bir de sayın hocamızla olan, arzu etmediğim tatsız bir anıma değinmeden geçemeyeceğim.
Yıl 1970.. Eti Ortaokulunun ikinci katında, benim de ikinci sınıfta olduğum bir dönemde, bir teneffüs saatinde o yaştaki öğrencilerin olağan yaramazlığı üzerimizdeydi. Birbirimizle koşuşturuyor şakalaşıyor, arada didişiyorduk, yan sınıftan bizim sınıfa üç dört kişilik bir grup daha geldi. Onlar da bizim bu hareketlere katıldılar. Sonra birbirimizle didişirken benim bir yumruğum, yan sınıftan gelen grubun içinde beyaz yüzlü, hafif tombul ve yanılmıyorsam biraz da çakır gözlü bir gencin yüzüne isabet etti.
Rıza Bey derse girmek üzere koridorun başından çıktı geliyor. Herkes kopacak fırtınayı bekliyor. Rıza Beyin oğlu da durgun ve üzgün şekilde sınıfın kapısında. Rıza Bey durumu sordu. O da olayı anlattı, arkadaşlar da durumu doğruladı. Rıza bey, beni çağırdı ve yanına gittim. Herkes pür dikkat bir kıyametin kopacağını en azından benim güzel bir dayak yiyeceğimi bekliyordu, ben de.. Öyle olmadı, o kulağıma eğildi ‘’Dua et bu benim çocuğum olmasaydı, şimdi kulağını çekerdim’’ dedi. O asil ve vakur duruşuyla, oğluna yöneldi, ona da iki kişinin duyacağı teselli sözleri söyledikten sonra derse gitti. Sayın Rıza ILIMAN andığımda hep bu tatsız olayda gözümün önünden geçer. Ancak bu tatsız olayda bile o bir ders vermesini bilmişti. UYGARLIK ve ASİLLİK DERSİ. O bu anlamda yalnızca bir Türkçe öğretmeni değil, aynı zamanda uygarlığın ve medeniyetin de hocasıydı. Şimdi devletin önemli makamlarında bulunan kişilerin çocuklarının yaptıklarını düşünüyorum. Bunların pek çok yolsuzluk olaylarına karıştıklarını tüm kamuoyu biliyor. Hatta bulundukları makamları kullanarak bize bir şey yapamazsınız.. diye çocuklarını yanına alıp kamuoyunun gözü önünde yaptıkları şovları düşünüyorum.
O, hiçbir zaman makamını kişisel çıkarları için kullanmadı. İnsanlığı erdemi, uygar ve medeni olmayı ön planda tuttu. O’ndan çok şeyler öğrendik, örnek öğretmen, uygar insandı. Toprağı bol olsun. Işıklar içinde yatsın. 6. Ölüm yıldönümünde anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Yakınlarının ve sevenlerinin başı sağ olsun.
|
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |