Ankara Bahçelievler’de yaşanan saldırıda hayatını kaybeden Çorumlu Salih Gevenci, mezarı başında anılacak
3 Ekim 2020 Ankara Bahçelievler’de yaşanan saldırıda hayatını kaybeden Çorumlu Salih Gevenci mezarı başında anılacak. 8 Ekim 1978 yılında Ankara’nın Bahçelievler semtinde öldürülen 7 Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi öğrenciden birisi olan Salih Gevenci, Hıdırlık Mezarlığı’nda bulunan mezarı başında bu yıl da anılacak. Salih Gevenci, ölümünün 42. yılında 8 Ekim 2020 Perşembe günü saat 13.00'da Hıdırlık Mezarlığı'nda bulunan kabri başında düzenlenecek törenle anılacak. Anmanın Çorum, İstanbul, Ankara ve Amasya’dan gelen arkadaşları tarafından gerçekleştirileceği öğrenildi. Anmada saldırıda hayatını kaybeden Serdar Alten, Latif Can, Faruk Ersan, Efraim Ezgin, Hürcan Gürses ve Osman Nuri Uzunlar’ın da bir kez daha saygı ve özlemle anılacağı belirtildi./BSGMEDYA
Sene 1978, 8 Ekim'i 9 Ekim'e bağlayan gece. Yer; Ankara'da Bahçelievler semti. Ülkücülerin “Reis”i Abdullah Çatlı'nın yaptığı plan akşam saatlerinde yürürlüktedir. Ekip, bölgeyi iyi bilmektedir. Zira, ülkücülerin “İdi Amin”i Haluk Kırcı, eylemden önce Bahçelievler'de keşif yapmıştır.
Ekip, 8 Ekim 1978 akşamı Bahçelievler 15. Sokak'taki 56 numaralı apartmanın önündedir. Hedef, 2 numaralı dairedir. Evet, 56 / 2. Bu numaradan koyarlar yapacakları işin adını; “5-6-2 / Tamam Reis!”
Kırcı kapıya gizlice kulak verir, içerde en az birkaç kişi olduğunu rapor eder. Ercüment Gedikli “Dadaş Kahvesi”ne giderek destek için Ömer Özcan ve Duran Demirkan'ı bulur. Saat 22:00 sıralarında 56. Sokak'a geri dönülür. Demirkan sokakta, Özcan apartmanın önünde “gözcü” olarak bırakılır.
“Reis” Çatlı da sokakta otomobilinin içinde beklemektedir. Haluk Kırcı, Ercüment Gedikli, Mahmut Korkmaz ve Kürşat Poyraz gizlice apartmana girerler. 2 numaralı dairenin kapısında silahlarını çekip, zili çalarlar. Birazdan aralanan kapıya yüklenirler, ellerinde silahlarla artık içerdedirler. Evde, hepsi Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyesi olan 5 üniversite öğrencisi vardır. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Bölümü öğrencisi Serdar Alten (23), Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi öğrencisi Hürcan Gürses (26), Ankara İktisadi ve Ticari Bilimler Akademisi Gazetecilik Bölümü öğrencisi Efraim Ezgin (23), Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümü öğrencileri Latif Can (20) Osman Nuri Uzunlar (20).
Baskın, gençler televizyon izlerken yapılmıştır. Cinayet ekibi biraz şaşırmıştır, zira öğrencilerin hiçbirinde silah yoktur! Öğrencilerin ellerini arkadan bağlayıp, yüzüstü yere yatırırlar. Ancak evdekilerin sayısı tahmin ettiklerinden çok olunca Çatlı'ya danışmaya karar verirler. “Bekleyin” der Çatlı ve birazdan elinde eter ve pamukla gelir. Öğrenciler, önce eter koklatılarak bayıltılırlar.
Bu sırada kapı çalınır. Zili çalanlar, yine TİP üyesi olan öğrenciler Faruk Erzan ve Salih Gevence'dir, arkadaşlarını ziyarete gelmişlerdir. Onlar da içeri alınır. Yine Çatlı'ya danışırlar. Çatlı'dan gelen talimat üzerine son gelen iki öğrenci, dışarıda bekleyen otomobile bindirilir. Yanlarına da Haluk Kırcı ile Kürşat Poyraz oturur. Farları yakılmayan araç Eskişehir yoluna doğru hareket eder ve bir süre sonra bir tarlanın yanında durur. Faruk Erzan ve Salih Gevence araçtan indirilir, 500 metre kadar tarlanın içine götürülür. Kırcı ve Poyraz silahlarını çekip, biraz önce arkadaşlarını ziyarete gelmiş iki genci, kafalarına ateş ederek öldürürler. Plana göre evde bayıltılmış olanlar da ikişer ikişer Eskişehir yoluna götürülecektir. Önce yavaş yavaş uyanmaya başlayan Serdar Alten'i otomobile taşırlar. Ancak o sırada yoldan geçen bir polis aracı Çatlı'yı kuşkulandırır. Acaba, tarlada öldürdükleri iki öğrencinin cesedi mi bulunmuştur?
Bu kuşku üzerine plan değiştirir Çatlı, plan evin içinde icra edilecektir! Ama nasıl yapılacaktır bu iş? Aralarında tartışırlar. Öneri İdi Amin'den gelir, yani Haluk Kırcı'dan. Bayıltılanlardan Osman Nuri Uzunlar'ı mutfağa götürür tel askıyla boğmaya çalışır. Ama hemen ölmez delikanlı, bu kez yüzüne var gücüyle havluyla bastırır ve boğar Kırcı. Geride dört delikanlı daha vardır ve boğma işi biraz uzun sürmektedir. Bu kez Kırcı plan değiştirir. Tarladaki cinayette kullanılan silahı alır, ardından “Siz dışarı çıkın” der üç tetikçi arkadaşına. Ve odaya dönüp, elleri arkadan bağlı dört öğrenciye ateş açar. Evlerinde televizyon izleyen 5 öğrenci ile onları ziyarete gelen 2 arkadaşları katledilmiştir! Abdullah Çatlı otomobille binanın önüne gelir ve hep birlikte uzaklaşırlar. Karşı binada oturan ve silah seslerini duyan iki polis, kapısını kırarak girdikleri dairede vahşetle karşılaşırlar. Ancak, gençlerden Serdar Alten ölmemiştir. Saldırganları tarif eder ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne kaldırılır. Ekip, haberlerden bir kişinin ölmediğini duyunca Ankara'yı terk etmeye karar verir. Çatlı, memleketi Nevşehir'e, Kırcı da memleketi Erzurum'a gider. Bu arada ağır yaralı olan Alten savcıya ifade verir. Ülkücülerin saldırdığını, “Reis” diye hitap edilen biri olduğunu, “34 PD” plakalı bir aracı kullandıklarını anlatır. Alten 8 gün dayandı ve o da 17 Ekim 1978'de hayatını kaybetti.
Polis önce aracı bulamaz. Ancak Nevşehir-Avanos yolundaki bir akaryakıt istasyonunda yapılan bir ihbar sonucu “34 PD 137” plakalı araç bulunur. Ancak 34 rakamı, aslında “06” olan plakanın üzerine kartonla yapıştırılmıştır. Nihayet, aslında “06 PD 137” olarak tespit edilen gerçek plaka, ülkücü Mustafa Mit'e ait çıkar! Mustafa Mit, askeri savcı Enis Tunga'ya, aracın örgüt için alındığını ve (Ülkü Ocakları Derneği Genel Başkanı) Muhsin Yazıcıoğlu ile (yardımcısı) Abdullah Çatlı'nın kullanımına verildiğini anlatır. Abdullah Çatlı 8 Kasım 1978'de Adapazarı'nda yakalanır, ama olay yeri Ankara'ya değil, İstanbul Emniyeti'ne götürülür ve orada bırakılır! (odatv) |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |