8 Aralık 1995 tarihinde kurulan Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) 25’nci.yıldönümünü kutluyor
KESK’in kuruluşunun 25.yıldönümü vesilesiyle bir mesaj yayınlayan Nevzat Veldet, ‘Hak verilmez mücadeleyle alınır” ilkesini rehber edinen, sendikal mücadelenin demokrasi ve özgürlük mücadelesinin bir parçası olduğunu bilen, toplumsal cinsiyet mücadelesini her aşamada esas alan kamu emekçilerinin gerçek temsilcisi KESK’in 25. kuruluş yıl dönümü tüm emekçilere kutlu olsun!’ ifadesinde bulundu. KESK’in önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik ayakta olmaya devam ettiğini dile getiren Nevzat Veldet, açıklamasını şöyle sürdürdü:
‘KESK’li emekçiler olarak, emek ve barış karşıtı politikalara karşı çıktığımız, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesini demokrasi mücadelesinin ayrılmaz bir parçası olarak gördüğümüz ve gereğini yaptığımız için geçmişten bugüne emek ve demokrasi düşmanlarının hep hedefinde olduk. KESK önüne çıkarılan tüm engellemelerle, baskılarla yaratılan kuşatmaya inat dimdik ayakta olmaya devam etmektedir.
Tüm dünyada etkisini göstermeye ve yayılmaya devam eden Covid-19 pandemisi kapsamında Türkiye’de de vaka sayıları ve can kayıplarımız giderek artmakta, ülke pandemi gidişatı bakımından da sağlık sistemi bakımından da alarm vermektedir. Ne yazık ki salgınla mücadelenin halk sağlığı ve sağlık emekçilerini koruyacak şekilde sürdürülmesinin, buna uygun sağlık organizasyonunun sağlanması ve sağlık emekçilerinin güvenliklerinin ve haklarının korunmasının sağlanabilmesinin temel zorunluluklarından biri olan şeffaflık ve sürecin sendika ve meslek örgütlerinin katılımı ile yürütülmesi bilimsel ve yaşamsal bir zorunluluktur. Ancak alınan ve yaşama geçirilen tedbirler katılımcı fikir birliğinden ve gerçekçilikten uzaktır.
Yaşanan pandemi sürecinde yaşamın her alanında olduğu gibi eğitim öğretimde de büyük sorunlar ve aksamalar yaşanmaktadır. Okulların açılıp kapanması siyasi iktidarın tek başına vereceği bir karar olmamalıdır. MEB ve Sağlık Bakanlığı, sendikalar, meslek örgütleri ve bilim insanlarıyla oturup bir rehber ve eylem planı çıkarmalı, o rehber ve eylem planı eşliğinde okulların açılıp açılmayacağına, ne zaman açılacağına, hangi koşullarda eğitim öğretimin sürdürüleceğine karar verilmeli ve farklı olasılıklar hesaba katılmalıdır. Elbette emeğin, barışın, kardeşliğin dünyasını yakınlaştıracak mücadeleyi yükseltmeden bu karanlık bulutlar kendiliğinden dağılmayacak. Emeğin hakları mücadelesi sürdürenlerin, demokrasi, barış ve özgürlük isteyenlerin önündeki engellerin hiç olmadığı kadar arttığı bugün bizim için sadece bir kutlama günü değil, mücadeleyi yükseltme günüdür. “Emek, Barış ve Demokrasi İçin Birlikte Mücadeleye’ anlayışıyla bugünden yarına umudu ve mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.’ /BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |