KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü, Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet, eşitlikçi ve emekten yana bütçe haklarından vazgeçmeyeceklerini söyledi.
17 Aralık 2020 KESK Çorum Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü, Tüm Bel Sen Şube Başkanı Nevzat Veldet, eşitlikçi ve emekten yana bütçe haklarından vazgeçmeyeceklerini söyledi. 2021 bütçesinin hak temelli sosyal politikaları ortaya çıkarmayı değil, geçici sosyal yardımlarla kendine bağımlı bir toplum yaratmayı hedeflediğini dile getiren Nevzat Veldet, ‘Hükümetlerin oluşturduğu merkezi bütçeler kamu hizmet ve dağılımının amaç,yöntem ve içeriğinin belirlendiği bütünlüklü kamu eylem planlarını ortaya koyar. Bütçelerin kaynak ve hizmet dağılımı toplumsal eşitsizliklerin derinleştirilmesinin aracı olabileceği gibi var olan eşitsizliklerle mücadelenin gerçekleştirilmesi için etkin bir rol oynayabilir. Bütçelerin karakterinin ülkenin yönetim karakterini de belirlediği, tüm toplumsal kesimlerin yaşamını doğrudan etkilediği düşünüldüğünde biz kadınlar açısından bütçelerin yapım süreci de dahil olmak üzere bütçe hakkı en temel taleplerimizden biri olmaya devam etmektedir.’ ifadesinde bulundu. KESK Dönem Sözcüsü Nevzat Veldet, 2021 bütçesi ile ilgili görüşlerini dile getirdiği açıklamasının devamında şunları söyledi: ‘Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin en derin yaşandığı; eğitim, sağlık, istihdam, siyasal katılma ve şiddet gibi temel başlıklarda kadınlara yönelik sistematik ayrımcılığın devam ettiği bir ülkedir. 2020 küresel toplumsal cinsiyet uçurumu raporuna göre Türkiye 153 ülke arasında 130. sırada yer almaktadır. Ekonomiye katılım ve fırsat eşitliği konusunda 136.sırada, işgücüne katılımda ise 135. sırada yer almaktadır. 2021 yılı bütçesi de toplumsal cinsiyete duyarlı olmadığı için bu sıralamayı olumlu anlamda değiştirmeyecektir.
2021 Bütçesi hak temelli sosyal politikaları ortaya çıkarmayı değil, geçici sosyal yardımlarla kendine bağımlı bir toplum yaratmayı hedeflemiştir. Gelir dağılımı eşitsizliğinde Avrupa’da ikinci sırada yer alan ülkemizde covid salgınıyla beraber var olan makas iyice açılmış, pandeminin daha çok dar gelirlilerin çalıştığı sektörleri olumsuz etkilemesiyle birlikte yoksulluk derinleşerek artmıştır. Uzun yıllardır uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle yoksulluğun kadınlaştığı tespitleri yapılırken pandemiyle birlikte kadın yoksulluğu ve işsizliği korkunç rakamlara ulaşmıştır. BM Türkiye kadın biriminin açıkladığı verilere göre pandemi sürecinde erkeklere göre işini kaybeden kadınların oranı %32 iken, kadınların ücretsiz izin kullanım oranı erkeklerden % 42 daha fazla olmuştur. DİSK AR’ın Temmuz 2020 de açıkladığı ve Covid-19 etkisiyle revize geniş tanımlı kadın işsizlik oranı yüzde 45,3 (5 milyon 219 bin) olmuştur. Halihazırda sosyal yardımlardan faydalananların %61′ inin kadınlardan oluştuğunu düşündüğümüzde AÇSHB’nın bütçesinde 69.5 milyar TL’lik pay ayrılan sosyal yardımların bırakalım tüm toplumu, yalnızca kadınların temel yaşamsal ihtiyaçlarını dahi karşılamaktan uzaktır. Ödenen yardımların büyük kısmı kadınlara yüklenen ancak sosyal devlet yükümlülüğü olması gereken engelli, yaşlı ve çocuk bakımına karşılık ödenen kalemlerdir. Kadınları güçlenmesine, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya, kadınların istihdama ve kamusal yaşama aktif katılımının önündeki en büyük engel olan kamusal kreş eksikliğini gidermeye dönük bir hedef yoktur. Bütçede “Kadınların Güçlenmesi Programına” ayrılan bütçe toplam bütçenin on binde 3’ü olarak açıklanmıştır. Her düzeyde şiddet riski altında olan, yoksul ve kamu hizmetlerine erişimi sorunlu olan nüfusun yarısının güçlenmesi için bütçenin on binde 3’ü ayrılmış olması iktidarın yaklaşımını göstermek açısından yeterli bir veridir.
Yine bilindiği üzere yıllardır bütçe kaynaklarının önemli bir kısmı gelire göre artan oranlı değil de herkesçe eşit ödenen dolaylı vergilerden oluşmaktadır. Özellikle dar gelirlileri olumsuz olarak etkileyen bu eşitsizlikten kadınlar daha fazla etkilenir. Çünkü kadınlar işgücü piyasasındaki ayrımcılıklar nedeniyle erkeklerden daha düşük gelir elde etmekte, bunun yanı sıra, gelirlerinin de daha büyük bir kısmını hanenin temel ihtiyaçlarına ayırmaları nedeniyle dolaylı vergilerden fazlasıyla olumsuz etkilenmekteler. Halktan toplanması planlanan 1 Trilyon 59 Milyarlık verginin 660 milyarı ÖTV ve KDV gibi dolaylı vergilerdir. Tüketim üzerinden alınan bu vergiler adaletsiz olup cinsiyet eşitsizliğini de derinleştirmektedir. 200 milyar TL’lik gelir vergisine karşılık 112 milyar TL’lik kurumlar vergisinin toplanacak olması vergi yükünün hem tüketim hem de gelir üzerinden emekçilere yüklendiğinin göstergesidir. Halktan toplanan bu vergiler yandaş, savaş ve israf başlıklarına harcandığı için ilave olarak 245 milyar borçlanılacak olması ise geleceğimizin harcanmasıdır. AKP toplumun geleceğini harcamıştır. Kamu gelirleri adaletsiz bir şekilde toplandığı gibi kamu harcamaları da kadınlara yönelik ayrımcılık ve eşitsizlikleri azaltacak şekilde dağıtılmamaktadır.
Siyasal iktidarın cinsiyetçi yaklaşımları nedeniyle kamu hizmetleri, kamu harcamaları ve kaynakları alanında ortaya çıkan bu olumsuz tablonun değişebilmesi için kamu politikaları tasarımında toplumsal cinsiyet eşitliğinin gözetilmesi hedefiyle eşleşen bir bütçe oluşturulması gereklidir. KESK’li kadınlar olarak bütçe hakkımızdan vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ifade ederek, yıllardır talep ettiğimiz toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alan bütçe yapım talebimizi yineliyoruz. Eğitim, sağlık, istihdam, adalete erişim, siyasal katılma başta olmak üzere pek çok konuda ayrımcılıkla karşılan kadınların yaşadığı eşitsizlikleri gidermeye yönelik gerçekçi bir adım dahi atılmayan 2021 bütçesini reddediyoruz. TBMM genel kurulunda görüşülen ve başta kadınlar olmak üzere halkın büyük bölümünün ihtiyaçlarını gidermekten uzak, toplumsal eşitsizlikleri derinleştiren merkezi bütçe geri çekilmelidir. -Eşitleyici kamu hizmetlerinin tasarımı ve uygulanması, -İhtiyaçları farklılaşan ve özel politika uygulaması gerektiren kesimlerinin ihtiyaçlarının karşılanabilmesi, -Demokratik, kapsayıcı ve adil bir kalkınma için sadece kadınlarla erkekler arasında değil grupların kendi içlerindeki eşitsizliklerin giderilmesi, -Kadın emeği sömürüsünün önlenmesi ve ev içi emeğin hakkının verilebilmesi, -Bütçe uygulama süreçlerinde eşitsizliğin yeniden üretilmesinin engellenmesi, -Bütçe gelirlerinin toplanması ve harcanması süreçlerinde eşitsizliğin yeniden nasıl üretildiğinin ortaya çıkarılması için Toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçeleme (TCDB) yapılmasını talep ediyoruz.’/BSGMEDYA |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |