İnsan zaman zaman bunaldığında alıp başını gidebilmeli, dağlara ovalara; ya da Vahşi Batı’nın kovboyları gibi ormanlara doğru…
-
- 22 Aralık 2021
- İnsan zaman zaman bunaldığında alıp başını gidebilmeli, dağlara ovalara; ya da Vahşi Batı’nın kovboyları gibi ormanlara doğru…
-
- Hatta şairin de dediği gibi;
- “ALIP BAŞIMI GİDERİM” deyip, kirlenen dünyanın pisliklerden bir nebze uzaklaşıp, kafasını dinleyebilmeli.. .
- Ama olmuyor, olamıyor.!
-
- Çünkü önüne çitten engeller çıkıyor..
- Bakıyorsun, çıkaranların hepsi de dost/tanıdık..
- En azından o güne kadar öyle bilmiş, öyle sanmışın..
- Hepsi ile bir zamanlar bir yerlerde buluşmuş, aynı ortamı paylaşmış, hatta aynı pilava kaşık sallamışsın..
- Kızamıyorsun..
-
- Bir an kızacak gibi oluyorsun, gözünün önüne o günler geliyor..
- Bir kez daha yıkılıyorsun!
-
- Ve Ahmet Kaya’nın şarkısındaki gibi;
- “Alıp başını, çekip gideceksin!”
- Bakalım, bu şarkı nasıl bitecek!
- Her şeyi zaman gösterecek!
-
- BİR FIKRA:
- PATLICAN’IN DALKAVUĞU!
-
- “Kral, saray soytarılarının da bulunduğu bir toplantıda, patlıcan yemeklerini çok sevdiğini anlatıyormuş.
-
- “Patlıcan oturtmaya bayılırım, hele imambayıldı… Hünkârbeğendi; kızartması da pek hoş… Ya patlıcan kebap!”
- Onun her sözüne soytarılar eşlik ediyormuş.
- “ Yemeğe doyum olmaz hünkârım, doğrusu pek lezzetlidir patlıcan” diyorlarmış.
-
- Günlerden bir gün, patlıcan beğendili kebap krala ikram edilince, tiksintiyle tabağı geri çevirmiş.
- Başlamış söylenmeye;
- “Ne beğendiyi severim, ne patlıcan oturtmayı, ne imambayıldıyı…
-
- Bir daha patlıcanı gözüm görmesin.”
- Soytarılar birlikte tekrarlamışlar,
- “Biz de sevmeyiz, biz de sevmeyiz…”
- Bu konuşmalara şahit olan saray erkânından biri, soytarılara sormuş:
-
- -Daha birkaç ay önce patlıcanın faydalarını öve öve bitiremiyordunuz. Ne oldu da fikir değiştirdiniz?
- -Biz patlıcanın değil, kralın dalkavuğuyuz.
- Bazen barışsever oluruz, bazen savaşı överiz.”
|