Bugün 14 Şubat Dünya Sevgililer Günü’ymüş. En azından 200 yılı aşkın süredir öyle biliniyor, öyle kutlanıyor.
- 14 Şubat
- Dünya Sevgililer Günü’ymüş!
-
-
- USTA İLE ÇEKİRGE:
- * Kader nedir usta?
- * Suyun kaldırma kuvvetidir çekirge.
- * Nasıl yani usta?
- * Ya batarsın, ya çıkarsın, ya da bata çıka yüzersin çekirge?
-
- ****
-
- Bugün 14 Şubat Dünya Sevgililer Günü’ymüş.
- En azından 200 yılı aşkın süredir öyle biliniyor, öyle kutlanıyor.
- Gün ile ilgili bir çok farklı rivayet anlatılıyor.
- Hangisi anlatılırsa anlatılsın, dünyamızın giderek bir sevgisizliğe doğru gittiği bir süreçte, sevgiden, sevgiliden söz etmek, hayli güzel ve anlamlı geliyor insana.
- Yine de şiddetin giderek arttığı bir dünyada ‘Sevgililer Günü’nü kutlamak, ne derece anlamlı bilemiyorum, ama bildiğim bir şey var ki; giderek şiddet toplumu haline geliyoruz.
- Sık sık yazılıyor/ çiziliyor, giderek şiddet toplumu haline geldiğimiz konusu.
- Özellikle son yıllarda daha da arttığı söyleniyor/ yazılıyor/ çiziliyor.
- Yapılan istatistikler, elde edilen veriler, göstergeler hep ‘şiddet toplumu’ olduğumuzu gösteriyor.
- Havasından mı suyundan mı, nedense bilemiyoruz; şiddet toplumun en küçük hücrelerine kadar girmiş gözüyor.
- Kısacası;
-
- HER YERDE ŞİDDET!
- Sağda, solda, aşağıda, yukarıda şiddet…
- Ailede, okulda, işyerinde şiddet…
- Karakolda, sokakta, caddede, mahallede şiddet...
- Nahiyede, kasabada, kentte, ülkede ve bölgede şiddet…
- Ve hatta dünyada şiddet..
- ***
- Kısacası; şiddet yaşamın her alanında hükümranlığını ilan etmiş gibi gözüküyor.
- İşte, 14 Şubat Sevgililer Günü böyle bir ortamda kutlanıyor.
- ***
- Bilim insanlarından tutun eğitimcilere kadar geniş bir yelpazede uzmanlarımız sorunu irdeleyip çözüm önerilerini bulmaya çalışıyorlar.
- Çeşitli sendika ve sivil toplum örgütlerince konuya ilişkin raporlar hazırladı/ hazırlıyorlar...
- Getirilen çözüm önerileri, alınan önlemlerin de sorunu önlemeye yetmediği görüldü.
- Bugün şiddet liselerden ilköğretim okullarına indi.
- Gazetelerin üçüncü sayfaları, tv’lerin haber programları şiddet ağırlıklı olaylarla dolu…
- Yapılan onca çalışmaya, alınan tüm önlemlere rağmen önüne geçilemeyen şiddet giderek hız kazanıyor.
- Emniyet Genel Müdürlüğü’nün yaptığı araştırmaya göre; asayiş olayları önceki yıllara göre büyük oranda artış gösteriyor.
- Geldiğimiz noktada görüldü ki; giderek şiddet toplumu oluyoruz.
- Elbette bu noktaya gelişimizin birçok nedenleri var.
- Bir kere insanların ekonomik durumları giderek bozuluyor.
- ***
- İŞSİZLİK 'ÇIĞ' GİBİ BÜYÜYOR.!
- Her geçen gün işsizler ordusuna binlerce insan katılıyor.
- Tarım alanları; hükümetlerin aldığı yanlış politikaları sonucu daraldığı için köyden kente büyük göçler yaşanıyor.
- Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullardaki şiddetin nedenleri ile ilgili yaptığı araştırmada ortaya çıkan sonuç, aslında olayı çok net ortaya koyuyor. Şiddeti besleyip büyüten en önemli etkenlerin başında; ekonomik nedenler, kültürel yozlaşma, değişen feodal yapı, yabancılaşma ve bir yere ait olamama geliyor.
- Görüldüğü gibi giderek şiddet toplumu haline gelmemiz; sıradan bir asayiş olayı değil.
- Görülmemelidir de…
- Üzerinde çok ciddi olarak durulması, hatta çözümlenmesi için iktidarından muhalefetine; sivil toplum kuruluşlarından eğitim kurumlarına, yani toplumun tüm katmanlarına büyük görevler düşüyor.
- Tabii ki en önemli görev ve sorumluluk ise; yürütmeye yani hükümete düşmektedir.
- ***
- Bugüne kadar sorun hep küçümsendi,
- Sıradan bir asayiş olayı olarak algılanıp, geçiştirildi,
- Polisiye önlemler ile çözümlenebileceği varsayıldı.
- Geldiğimiz noktada; sorunun küçümsenecek, gözardı edilecek bir yanı olmadığı nihayet görüldü.
- Bugün ‘nasıl çözeceğiz?’ diye debelenip duruyoruz?
- Bu konuda bazı girişim ve çalışmalar yapılıyor.
- Yeterli olup olmadığını zaman gösterecek, ama fazla zamanımız da yok.
- Çünkü ateş bacayı sarmış, koskoca binanın büyük bir yangınla karşı karşıya olmasına ramak kalmıştır.
- Bu sorunu çözmek için aileden mi başlarız, eğitim sistemimizden veya yapısal değişikliklerden mi başlarız.
- Ama bir yerlerden başlamak zorundayız.
- Bu işin şakaya gelir yanı yok!
- Vakit geçirmeden topyekun kolları sıvamalıyız.
- Çünkü polisiye tedbirlerle işin çözümlenmeyeceği çok net görüldü.
- Uzmanlarında altını çizdiği gibi; öncelikle ekonomik nedenlerin ortadan kaldırılmasından başlanılmalı, sorunun kökenine inilmelidir.
- Yani sivrisinekleri değil, bataklığı kurutmak zorundayız.
- Bataklık kurutulmadığı, yani sorunun kökenine inilmediği sürece, sineklerin yeniden ortaya çıkması kaçınılmazdır.
- Ne olursa olsun; tüm bu yaşananlara rağmen, ‘umudumuzu yitirmemeliyiz’ diyor, şiddetin olmadığı, barış ve kardeşlik duygularının yeniden yeşerdiği günlerde buluşmak dileğiyle;
- 14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ’NÜZ KUTLU OLSUN DİYORUM.
- **
- HÜKÜMET
- Bu hükümet
- Pir Sultan’a pasaport vermiyor,
- Onu anladık.
- Yunus Emre’ye de Basın kartı vermiyor,
- Onu da anladık.
- Ama bu hükümet Ferman çıkarmış
- Karacaoğlan’ı da Otobüse bindirtmiyor.
- (Cemal Süreyya)
- ***
- NEYİMİZ DOĞRU Kİ!
- Ülkemizin çok partili döneme geçmesinden bugüne kadar yaşadığımız olayları bir film şeridi gibi gözünüzün önüne getirdiğinizde, geldiğimiz noktanın hiç de içler açıcı olmadığına tanık olursunuz.
- Sorunlarımız dağ gibi büyümüş, nereye el atsanız elinize geliyor
- Kısacası; her şeyimiz baştan sona tamir edilmeyi bekliyor.
- Bunları gördüğümde; acaba bu kadar bozuğu olan bizleri Avrupalılar, içlerine alırlar mı diye düşünmeden de edemiyorum.
- Aşağıda listeyi okuyunca; ne düşünürsünüz bilmem ama, bana bir çok B’imiz bozuk gibi geliyor.
- İşte B’lerden bazıları:
- Başbakanlarımız, bakanlarımız, bankalarımız, başkanlarımız, başkentimiz, belediyelerimiz, bürokrasimiz, bürokratlarımız, baba'larımız, bayındırlığımız, binalarımız, betonlarımız, briketlerimiz, batılılaşmamız, başörtümüz, bıyığımız, boşanmamız, bölücülüğümüz, branşlaşmamız, birleşmemiz, birikimimiz, bilinçlenmemiz, beslenmemiz, bitkilerimiz, bostanımız, buğdayımız, biyolojimiz, büyümemiz, bütçemiz, bonomuz, borsamız, borçlarımız, Beşiktaş’ımız, baskülümüz, büyüğümüz, benzinimiz, başımız, benzimiz, belimiz, belleğimiz, beynimiz, böbreğimiz, bünyemiz, bedenimiz...
-
- KISACASI; birimiz, birkaçımız, binimiz...
- Yani biz bozuğuz;
- Bu kadar b'miz bozukken neden basınımızın b'sini tartışıyoruz.
- Bu ülkenin kalkınması için ya sözlükten b'lerimizi çıkartalım ya da artık herkesin "BEN DÜZELMELİYİM" demesi lazım.
|