• https://www.facebook.com/bsgmedya@hotmail.com
  • https://www.twitter.com/bsgmedya@hotmail.com

NÖBETÇİ ECZANELER
ULUSAL GAZETELER
BİR KİTAP

Çorum Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Esma Pınar Saran, İnsan Hakları Günü'nde demokrasinin önemine dikkat çekti


'İNSAN HAKLARI
DEMOKRASİYLE GELİŞİR'

Haber Resmi

09.12.2015
Çorum Barosu Yönetim Kurulu Üyesi ve İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Av. Esma Pınar Saran, insanlar arasında ırk, din, renk, yaş, cinsiyet ayırımı yapmadan sevgi, saygı, dostluk duygularını geliştirmek, insanın insan olmak haysiyeti ile sahip olması gereken hakların hepsine “ İnsan Hakları” denildiğini belirterek, insan haklarının, kişiyi kendi özüyle yaşatacak kurallar olduğunu söyledi. Saran, insan haklarının tüm toplumların bilincinde yerleşmesinin, insana ‘’insan’’ olduğu için doğumundan ölümüne kadar değer verilmesinin, toplum bazında birey, devlet bazında ise demokrasi gelişimiyle olabileceğini dile getirdi.

10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü dolayısıyla Çorum Barosu’nda düzenlenen basın toplantısında açıklamalarda bulunan Saran; “İnsanın insana hükmetmesi, onu ezmesi insan onuruna yakışmayan ve kabul edilemeyecek bir davranıştır.” diyerek, bu tür ayırımların yapıldığı toplumlarda kavga, çatışma ve isyanın eksik olmadığına dikkat çekerken; “İnsanlar arasında hak, eşitlik, adalet, özgürlük düşüncesi yaygınlaştıkça bu konuyla ilgili mücadeleler de artmıştır.

Bu mücadeleler sonucunda, öncelikli amacı dünyada barışı ve güvenliği sağlamak olan Birleşmiş Milletler Örgütü, 24 Ekim 1945’te kurulmuş ve örgüt 10 Aralık 1948 tarihinde “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi”ni kabul ve ilan etmiştir. 30 maddeden oluşan bu bildirgenin bazı maddeleri şu şekildedir:

1 Bütün insanlar hür ve eşit doğarlar. Akıl ve vicdan sahibidirler; birbirlerine karşı kardeşçe davranmalıdırlar, 2 Herkes ırk, renk, cins, din, siyasal ya da başka herhangi bir ayrılık gözetmeksizin, bildiride yazılı bütün haklardan ve özgürlüklerden yararlanma hakkına sahiptir, 3 Yaşamak, özgürlük ve can güvenliği herkesin hakkıdır, 4 Hiç kimseye işkence, zulüm, onur kırıcı ceza ya da işlem uygulanamaz, 5 Yasalar önünde herkes eşittir.” diye konuştu.

 Tüm insanlar eşit haklara sahip olarak doğuyor

 Dünyadaki tüm insanların bu dünyaya eşit haklara sahip olarak geldiklerini dile getiren Saran; “Dünyadaki hiçbir insanın bir diğer insana, ırka ya da topluluğa göre üstünlüğü yoktur.” diyerek; “Ancak, dünyanın kuruluşundan bu yana insanlar, ama insanın renk, din vb gibi kendi elinde olmayan sebeplerden dolayı ama siyasi hırslarından dolayı ciddi savaşlar içine girmişlerdir.” şeklinde konuşurken şu görüşlere yer verdi; “Yüz binlerce aileyi kimsesiz, milyonlarca çocuğu yetim bırakan bu savaşlar insanlık için ancak bir daha olmamak şartı ile bağışlanabilecek büyük bir yüz karasıdır. Bir dönemin yaşadığı işkenceler, insanlıkla bağdaşmayan ve insan kalbinde utanç yaratan, bugün bile nefretle anılan talihsiz olaylardır.

Günümüze baktığımızda ise, adı ‘’savaş’’ olmasa da, insanların etnik köken, düşünce ve/veya siyasi kimliği nedeniyle hala en temel insan hakkı olan yaşam hakkının ellerinden alındığını üzülerek seyretmekteyiz. Dağlıca’da, Suruç’ta, Ankara’da patlatılan bombalar, esasen insanlığımıza atılan bombalardır. İzmir’de öldürülen Fırat ile Diyarbakır’da katledilen Tahir Elçi arasında hiçbir fark yokken fark yaratılmaya çalışılmakta ve ne yazık ki toplumun bir kesimi hala buna çanak tutmaktadır. Kişisel ve siyasi hırslar uğruna başlatılan savaşlar,  yüzümüzü karartmaktadır. İnsan haklarına dayalı bir ülke umut ve inancının yeniden yeşermesi, son günlerde ülkemizin en temel ihtiyaçlarından biri haline gelmiştir. Ulu önder Atatürk’ün söylediği “Yurtta sulh, cihanda sulh” parolası, tam da bu ihtiyacın söylemidir.”

“İnsan hakları demokrasiyle gelişir”

 “İnsan haklarının tüm toplumların bilincinde yerleşmesi, insana ‘’insan’’ olduğu için doğumundan ölümüne değer verilmesi, toplum bazında birey, devlet bazında ise demokrasi gelişimiyle olabilecektir.” diyen Saran, bu bağlamda, tüm toplumların, bütün insanların özgür ve eşit doğduklarını, milli kimliklerinin üstünde insanlık muhabbetinin olduğunu unutmamaları gerektiğini vurgularken;

“Zaten akıl ve vicdana sahip bir birey hiçbir ayrım yapmadan birbirlerinin zihniyetine saygı duyarak onun haklarını bilir. Ve insanlar arasındaki kardeşliği göz ardı etmeden din, dil ayırmadan insanı olduğu gibi kabul edenler, sorumluluğunu da bilen insanlardır.” diyerek şunları söyledi; “Ülkemizin son zamanlarda ihtiyacı olan barışın sağlanması, insan haklarına saygı göstermeyle mümkün olabilecektir. Nitekim Ulu Önderin de söylediği gibi, insan haklarına saygı göstermeyen kişi ve milletler asla barışı sağlayamazlar.

 İnsanın insan olmasından doğan haklar, ne renginden, ne dininden ne etnik kökeninden gelmektedir. İnsanın sadece ‘’insan’’ olması yeterlidir. Albert Einstein’in da söylediği gibi, aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8’den fazla kategoriye ayrılırlar. Halbuki olay bu kadar komplike değildir. İnsanlar sadece 2’ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar. İyi insanların yeryüzünü kucakladığı günler ümidiyle.” (bsgmedya)



551 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI