Eğitim Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulu, 2016-2017 eğitim öğretim yılının değerlendirme raporunu açıkladı:EĞİTİM SİSTEMİMİZ 10 Haziran 2017 Değerlendirme raporunda, ülke genelinde eğitime yönelik son yılların en ağır koşullarının yaşandığı, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, soruşturma ve sürgünlerin yaşandığı bir dönem olduğuna dikkat çekildi. Eğitim Sen Çorum Şubesi, “Darbe girişiminden sorumlu olan herkesin yargılanması ve bedelini ödemesi tüm toplumun beklentisidir. Ancak darbelere her zaman karşı durmuş, yıllardır kamuda FETÖ ve benzeri yapılanmalarla mücadele etmiş, kişilerin katıldıkları sendikal eylemler nedeniyle hukuksuzca ihraç edilmesi de kabul edilemez bir durumdur” dedi. EĞİTİME, İŞİMİZE VE GELECEĞİMİZE DAİR KAYGILAR DAMGASINI VURMUŞTUR! Eğitim Sen Çorum Şubesi Yürütme Kurulu tarafından 2016-2017 Eğitim-öğretim yılsonu değerlendirmesi şöyle denildi: ‘2016-2017 eğitim öğretim yılı, ülke genelinde eğitime yönelik son yılların en ağır koşulların yaşandığı, özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında hukuksuz ihraçlar, açığa almalar, soruşturma ve sürgünlerin yaşandığı bir dönem olarak yaşanmıştır. Darbe girişiminden sorumlu olan herkesin yargılanması ve bedelini ödemesi tüm toplumun beklentisidir. Ancak darbelere her zaman karşı durmuş, yıllardır kamuda FETÖ ve benzeri yapılanmalarla mücadele etmiş, kişilerin katıldıkları sendikal eylemler nedeniyle hukuksuzca ihraç edilmesi de kabul edilemez bir durumdur. 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında, eğitim ve yükseköğretim alanına yönelik sıkıntılar artmış, eğitim politikalarından sendikal faaliyetlerimize, özlük ve mesleki sorunlarımızdan iş güvencemize kadar geniş bir alanda ciddi tahribatlar yaşanmıştır. OHAL uygulamaları ile adete kurunun yanında yaş da yanmıştır. Ülke genelinde OHAL sürecinde yaşanan ihraçlar ve açığa almalar bazı il ve ilçelerde okullardaki öğrencilerin eğitim hakkından yararlanamamasına, öğrencilerin öğretmensiz kalmasına neden olmuştur. 2016-2017 eğitim öğretim yılında ebeveynleri kamudan ihraç edilen ve örgün eğitim içinde yer alan çocuklar için, okul idareleri ve rehberlik servisleri tarafından bir çalışma yapılması gerekirdi. Yüz binlerce çocuk; çaresizlik, utanç, suçluluk, ürkeklik-korkaklık, endişe, öfke, kırılganlık, güvensizlik, değersizlik, anlamsızlık vs. gibi olumsuz duygularla baş etmeye çalışarak eğitim hayatlarını sürdürmeye çalışmıştır. TÜRKİYE’ DE EĞİTİM SİSTEMİ ALARM VERMEKTEDİR Türkiye’de eğitim sistemi uzun süredir ciddi anlamda alarm verirken, eğitimin temel sorunlarının çözümüne yönelik politikalar geliştirilememektedir. Eğitimde önde gelen sorunların çözülememesinin temelinde, eğitimin herkesin eşit koşularda yararlanması gereken temel bir insan hakkı olarak görülmemesi gelmektedir. Eğitim hakkı ve eğitime erişim açısından MEB’in benimsediği piyasacı ve rekabetçi eğitim politikaları, devlet okullarındaki eğitimin niteliğinde yaşanan olumsuzlukları arttırırken, özel okullar her açıdan teşvik ve desteklerle eğitimde yaşanan ticarileştirme uygulamaları tarihte hiç olmadığı kadar artmıştır. Eğitimde yaşanan ve yapısal hale gelen sorunlar her ne kadar görmezden gelinmeye ve baskılamaya çalışılsa da, eğitim sorunu halkın en temel gündemini oluşturmayı sürdürmektedir. Çocuklarımız eğitim hakkından eşit koşullarda yararlanamamış, çocuk yaşta evlenmeyi özendiren düzenlemeler yapılmış, çocuk işçiler sorunu büyümüş, okullarda, yurtlarda, kurslarda çocuklara yönelik cinsel istismar ve şiddet vakaları belirgin bir şekilde artmıştır. Türkiye’de özellikle yoksul, emekçi ailelerin çocukları başta olmak üzere, kız çocukları, kırsal kesimde yaşayan çocuklar; eğitim hakkından eşit koşullarda ve parasız olarak yararlanamamaktadır. Bölgesel, cinsel, sınıfsal vb. eşitsizlikler hükümetlerin çözmek bir yana daha da derinleştirdiği temel sorunlar olarak eğitim sisteminin öncelikli gündem maddeleri olmayı sürdürmektedir. Yıllardır çözüm bekleyen ikili öğretim uygulamalarının sürmesi, eğitim müfredatına yönelik bilim dışı müdahalelerin artması, felsefe-bilim-sanat derslerinin azaltılması, otizmli ve zihinsel engelli çocuklara zorunlu din dersi getirilmesi, okul öncesi ve ilkokul öğrencilerine yönelik dini etkinliklerin yaygınlaşması, kalabalık sınıflar, eğitimi dinselleştirme adımları ve giderek artan karma eğitim karşıtı uygulamalar, sınav merkezli eğitim uygulamalarının sürdürülmesi, PISA 2015 gibi uluslararası sınavlardaki başarısız sonuçlar, taşımalı eğitim, fiziki donanım ve altyapı sorunlarının sürmesi, okullarda yaşanan şiddet, çocukların dini cemaat ve vakıfların yurtlarına yönlendirilmesi ve barınmak zorunda bırakıldıkları yerlerde taciz ve istismara uğraması, çocukların örgün eğitim sistemi dışına itilmesi, yurt yangınlarında yaşamını kaybetmesi, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik uygulamalarının artması, öğretmenlerin mesleki gelişiminde yaşanan sorunlar, ataması yapılmayan öğretmenler sorunundaki çözümsüzlük devam etmektedir. İŞ GÜVENCEMİZE VE GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKACAĞIZ
Kamuda ve eğitimde siyasi ve idari kararlarla hayata geçirilen hukuksuz uygulamalar, kaksız ihraç ve açığa almalar, sendikal faaliyetlerden zorlama yorumlarla suç üretme çabaları, öğretmenlerin sözleşmeli istihdam edilerek esnek, güvencesiz ve angarya çalışmaya zorlanması, siyasal kadrolaşmanın arttığı bir ortamda iş güvencesinden de söz edilmez. İş güvencesinin olmadığı bir ortamda eğitimin zaten sorunlu olan niteliğinin daha da kötüleşeceği ve sağlıklı nesiller yetiştirmenin mümkün olmayacağı açıktır. İktidar ve Milli Eğitim Bakanlığı eğitimde yaşanan bu nitelik bozulmasıyla belirginleşen mevcut tablonun öncelikli sorumlusudur. MEB, yıllardır yaptığı değişikliklerle eğitim sistemini yap-boz tahtasına çevirmiş, öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirememiştir. Okulöncesi eğitimden başlayarak eğitim yatırımlarına, ders kitaplarının hazırlanmasından eğitim yöneticilerinin belirlenmesine; sınıf mevcutlarından eğitimin laik, bilimsel ilkeler doğrultusunda verilmesine, demokratik ve kamusal yönünün geliştirilmesine özen gösterilmelidir. Derslik, okul, öğretmen açıklarından eğitimin genel bütçe içindeki payına kadar, eğitimin hemen her alanında köklü bir değişime gereksinim vardır. Kamusal, parasız, demokratik, nitelikli, bilimsel eğitimin önündeki engellerin kaldırılması için somut adımlar atılmalı, eğitimde ticarileştirme ve eğitimi dinselleştirme adımlarına son verilmelidir. Tüm eğitim ve bilim emekçilerini, öğrencilerimiz ve velilerimizi ülkemizin ve eğitimin geleceği için, işimiz, mesleğimiz, iş güvencemiz ve geleceğimiz için dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz.’ (BSGMEDYA) |
492 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |