Nihat KARALAR
bsgmedya@hotmail.com
ANLAMLI BİR ÇAĞRI ve ‘ÖLÜM HEP BİZE Mİ DÜŞER USTA?’
03/02/2016 BİR ÖZLÜ SÖZ: Savaşın iyisi, barışın kötüsü yoktur. (Benjamin Franklin) *** ÇORUM’DAN YÜKSELEN ANLAMLI BİR SES! Ülkemizin bir bölgesi yangın yeri.. Ne olduğu/ nelerin olduğu yönünde sağlıklı bilgi aldığımızı söyleyemeyiz.. Tıpkı Ortadoğu gibi.. Ve hergün Anadolu’nun bir kentine bir şehit cenazesi geliyor.. Yani herkesin içi yanıyor/ yüreği dağlanıyor.. *** Ve Çorum’da bir ses yükseldi. Ve bu ses bir siyasetçiden öte, bir ananın sesiydi.. ‘İçimiz yanıyor/ durdurun bu kanı’ diye başlayan bir ses.. Sanırım gazetemizin dünkü nüshasını okuma fırsatı bulanlar kimden bahsettiğimizi hatırlarlar. CHP İl Genel Meclisi Üyesi Yıldız Bek, sosyal medya üzerinden yaptığı bir çağrı ile bu yangının bir an önce söndürülmesi/ bu kanın durdurulmasını istiyordu. Ve Sayın Yıldız Hanım, bu çağrısında; ‘Bu ülke bu canlar bizim. İçimiz kan ağlıyor. Durdurun akan kanı. Şahsi egolarınıza ülkemi ve canlarımızı kurban etmeyin!’ derken, aslında milyonların duygusuna tercüman oldu.. Sayın Yıldız Bek, adı geçen o çağrısında özetle ne diyordu, hatırlayalım: ‘Yine şehit, yine gözyaşı, yine ocaklara ateş düştü. ... Yani bizim ülkemizde yaşarken değil, ölünce kıymetli oluyoruz (yani ölü seviciyiz). Neden ölüyoruz ? Suçumuz ne ? Ülkemde savaş mı var ? ... Ülkemin bu felakete sürüklenmesinden kim sorumlu? Yıllardır devleti tanıyan, işin içinde olan Bülent Arınç bile bu durumu sorguluyor ama biz halk olarak hala sorgulamıyoruz. Sınırlarımız kevgire dönmüş! Sınırdan kim olduğu ne olduğu belli olmayan 2 milyona yakın kişi girmiş. Hendekler kazılmış silahlar depolanmış. Dış politika dibe vurmuş. Ama bu arada biz ne yapmışız. Bir seçimin sonucunu beğenmemişiz yeni bir seçim yapmışız. Kafayı Esad'a takmışız parlamenter sistem bana uymuyor nasıl başkan olurumun hesapları içindeyiz. Olmuyor beyler; bu ülke, bu canlar bizim. İçimiz kan ağlıyor. Durdurun akan kanı. Şahsi egolarınıza ülkemi ve canlarımızı kurban etmeyin.’ *** Temennimiz; Sayın Yıldız Hanımın da ısrarla altını çizdiği acıların dinmesi/ akan kanın durdurulmasıdır.. *** BİR SORU: ÖLÜM HEP BİZE Mİ DÜŞER USTA? Hayatımızda her soruya yanıt bulmak mümkün değildir. Hep birçok soru yanıtsız kalır. Hadi kendi hayatımızdaki sorulara yanıt bulamadık, ya ülkemizde yaşananlara bulabiliyor muyuz? Bulabilseydik, hiç aynı sorunları tekrar tekrar yaşar mıydık? Yaşamazdık, ama yaşıyoruz. Ve en düşündürücü yanı da neden veya niye yaşadığımız sorularına bir türlü sağlıklı bir yanıt bulamayışımızdır. Sanırız, neden söz ettiğimizi hemen anlamışsınızdır. Elbette bir türlü değişmeyen ve değişeceği umudu da görünmeyen o Türkiye fotoğrafından söz ediyoruz. Hani bazen sözün bittiği yerdeyiz denir ya, işte şu an hepimiz o noktadayız. Sorular, yanıtını bulamadığımız/ bulacağımız bile kuşkulu sorular, gözlerimizin önünden hızla geçip gidiyor. Birkaç gün sonra yine hepsini unutacak ve yine yolumuza devam edeceğiz. Ve sönen ocaklar, Eşsiz kalan kadınlar, Yetim kalan çocuklar da, o acımasız hayatın içersinde unutulup gidecekler.! Nazım’ın da dediği gibi; Hava toprak gibi gebe. Hava kurşun gibi ağır… ** BİR ŞİİR: KANDAN KINA YAKILMAZ! vurma dedim vurulursun kandan kına yakan var mı kandan kına bre yezit yakınıp da onan var mı sen yarını ne sanırsın yarın vuran bre yezit bu dünyada barınır mı ** nasıl kıydın şu sabaha ürkmedi mi ellerin ellerin bre yezit ekmekten korkmadı mı nasıl kiydin şu insana kolların bre yezit kırılıp sarkmadı mı ** kanlı el kanlı ekmek sofra değil leşbaşı bu sofra değil bre yezit sardı dünyayı kokusu sevmek ağlamak gülmek hakkın değil bre yezit seninki kahpe korkusu ** akrep desem yılan küser yılan desem sırtlan kızar soyun sopun bre yezit soyun sopun nerde yazar bu susar o susar susmaların bre yezit elbette ki bir sonu var ** nasıl kıydın şu güzele yok mu senin sevenin sevenin bre yezit şu dünyada tek sevenin nasıl kıydın şu cana sevilenin bre yezit sevilenin yok mu senin ** yaratanım dünya dünya yaşatmaktan bıkılır mı kan dökerek bre yezit el içine çıkılır mı nasıl kıydın şu yarına kandan kına bre yezit kandan kına yakılır mı (1978) (HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL) |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
DEĞİŞİME DİRENEN(LER) HEP KAYBEDER! - 13/06/2017 |
Sizce değişim nedir? Değişim denilince, aklınıza bulunduğunuz durumdan farklı bir konuma yönelmek mi , yoksa başka bir deyimle 360 derece değişmek mi gelir. |
TÜRKİYE'DE AYDIN OLMAK ve UĞUR MUMCU - 22/01/2017 |
Türkiye’de aydın olmak, hele de yazar olmak.. Daha doğrusu düşünüyor olmak çok zor ve tehlikelidir.. Hele de son günlerde nasıl zor olduğu daha net görüldü.. |
‘NESLİ TÜKENMİŞ KELAYNAK KUŞLARI’ GİBİYİZ! - 08/01/2017 |
Hasbelkader yerel ölçekte yazmaya çalışan bizim gibi yazar taifesi (onca yazarın çizerin bol olduğu bir kentte bizi de yazar takımına dahil ederlerse) olarak, doluya boşa yazarız. |
YİNE FACİA..YİNE ACI VE GÖZYAŞI! - 01/12/2016 |
Hani bizim camiada yazı karalayanlar arasında bir genel anlayış vardır: |
‘SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIK’ DEĞİLİZ, HİÇ BİRİMİZ! - 17/11/2016 |
Sizce, insan kendi kendini aldatabilir mi? Zaman zaman kendi iç dünyamda bir yolculuğa çıkar, adeta kendimi bir savcı titizliğiyle sorgulamaya, yargılamaya çalışır ve kendime hep bu soruyu sorarım. |
HAYATIMIZ OLDU TELE-VOLE! - 16/11/2016 |
Son yıllarda özellikle de özel televizyonların hayatımıza girmesiyle birlikte adeta ‘televole toplumu’ olduğumuz gerçeğini görmezden gelemeyiz. |
SAHİ, HAYATIN RENGİ VAR MIDIR? - 15/11/2016 |
Neyse konuyu iyice dağıtmadan, saadete yani asıl konumuza gelelim. Biliyorum, havaların hayli soğuyacağı ve giderek de çekilmez bir hal alan şu günlerde böyle sıkıcı konular da çekilmez ya!.. |
36 YILDÖNÜMÜNDE BİR '12 EYLÜL' ANISI... - 12/09/2016 |
36 YILDÖNÜMÜNDE BİR 12 EYLÜL ANISI... Bugün 12 Eylül.. Binlerce yurdum insanının zindanlara doldurulduğu, onlarca hatta yüzlerce insanımızın işkencelerle öldürüldüğü, henüz 17 yaşında olan Erdal Eren’in yaşı büyütülerek darağacına çekildiği,... |
ORTADOĞU'DA KUYUYA TAŞI KİM ATMIŞTI? - 10/07/2016 |
Son günlerde sınır komşumuz, (hoş, iktidarın dış politikası sonucu ortada komşumuz diyebileceğimiz bir ülkede kalmadı ya) Suriye ve Irak’taki sıcak gelişmeler nedeniyle hızla büyük bir karamsarlık dehlizine doğru sürüklendik/sürükleniyoruz. |
Devamı |