Günümüzün kuşağı her nedense gelişen teknolojiye rağmen bürokrasiden vatandaşı kurtaramıyor ya da kurtarmak istemiyor. Bu sorumuza bürokrasinin her kademesinde görev alanlar yanıt verebilirler. Belki ufak gibi gözükse de benim yaşımdakiler için büyük bir sorundur. Hemen her konutta sabit başta olmak üzere çoğunlukla cep telefonu bulunmaktadır. Cep telefonlar için düşünmüyorum amma sabit telefonlara değinmeden edemeyeceğim. Hemen her ay muntazam elimize ulaşan sabit telefon faturaları şimdi bizi terk ettiler. Biz yani sabit telefon aboneleri bundan böyle sabit telefon faturasından mahrum bırakıldık. Hani eskilerin bir deyimi hemen buracıkta aklıma geldi. Nedir diye belki merak edersiniz. 'İPİN UCU KİMİN ELİNDE İSE' deyimi çok geniş bir açılımı gerektirir. Ben açılım için okurlarımı kendi düşünceleri ile baş başa bırakmayı yeğliyorum. Abone olurken yani bir sabit telefona kavuşurken, 39 yıl önce PTT ile bir sözleşme yaparak sözleşmenin altına bir imza attık. Tabi bu sözleşme şimdi kurumun elinde olmalı, eğer yok ise kurum kendine göre yorumladığı bir sözleşmeyi imzalaması için abonmanına imzalatması gerekmez mi? Hani eskiler yazılı sözleşmeleri değerlendirirken “SÖZÜM SENET EFENDİ” deyimini kullanırlardı. Belki o dönemde böyle bir deyim etkili ya da tepkili olabiliyordu amma günümüzde geçmişteki uygulamalara bir sünger çekildiğine tanık oluyoruz. Aklımda kaldığına göre sözleşmede kiminle yada nere ile görüşme yaptığım, görüşmenin kaç dakika yada saniye sürdüğünü belirten açıklamalar vardı. Bunların tümü yok olmuş, sözleşmelerde sorumluluk yalnızca abonmana yüklenmiş, kurumun sorumluluğu ortadan kaldırılmış. İşte onun için diyorum ki; İpi ve teli elinde bulunduran kişi yada kuruluş istediği gibi abonmanından yazılı bir belge almadan onun haklarını eylemi ile ortadan kaldırabilir mi? Kurum bu yetkiyi nereden ve nasıl alabiliyor diye bir soru yöneltmek gerekiyor. Hani biz bir hukuk devleti idik. Kişinin hukuku nerede kaldı? Aklımıza geldiği gibi işlem yapmaya başlarsak yolculuğu birlikte ne kadar sürdürebiliriz? Konuyu biraz dağıtmaya başladık, izninizle tekrar başa dönmek istiyorum. Eski adı ile PTT’nin dağıtım bölümünde çalışan bir görevli zarfı bana uzatırken, ‘Hocam kapı numaranı değiştir, yoksa zarflar yada yazılar eline zamanında gelmez mağdur olursun.’ dedi. Görevlinin uyarısına uyarak ilgili kuruma giderek ilgi memura; ‘kapı numaram değişti, onu düzeltmek için sizi rahatsız ediyorum.’ dedim. Görevli kişi bana; ‘Senin söylemenle kapı numarasını düzeltemeyiz. Düzeltmemiz için sizin belediyeden kapı numaralarının değiştirildiğini gösteren bir belgeyi bize ulaştırman gerekiyor.’ dedi. Bakın bana bu yaşta ne gibi görevler yükleniyor. 38 yıl bana ikamet görevi yapan konutumun numarası bulunduğum sokakta bir arsanın hala arsa olarak kalması ve buraya bir numara vermek için bulunduğum sokaktaki tüm kapı numaraları değişti. Bu konutlarda oturan yurttaşlar hemen her gün aynı sorunu yaşıyorlar. Bir grup görevli konutlara yeni numara verirken kendilerine çok sayıda yurttaşın mağdur olacağını, halbuki halen arsa olan yere bir bina no verilmesiyle sorunun çözümleneceğini, 38 yıllık haberleşmeye yeniden başlamanın zor olacağını anlattım, ancak verilen emri yerine getirdiklerini söylediler. Bence yapacak bir eylem kalmamıştı. Saygı değer okurlarım, Açılım yaptığımız iki konu kişisel gibi görünse de aslında toplumsal bir konudur. Yetkililer, bürokrasiyi azalttıklarını iddia ederken, görevliler yapılan açıklamaları ya duymazdan geliyorlar, ya da vatandaşa biraz asfaltta yürü diyorlar. Ben kısaca böyle bir yorum yapabiliyorum. Vatandaş, devletin bir parçasıdır. Onun verdiği bilgilerin doğruluğuna inanmak zorundayız. Eğer inanmamakta direnirsek vatandaşta devlet kavramını zayıflatmış oluruz. Kavramlar hepimizin saygınlık duyacağımız birer ulusal olgulardır. İnsanlığa çağ atlatan bilgisayar hemen her kuruluşta bulunmakta. İnternet yolu ile kurumlar birbirinden istediği bilgileri vatandaşa asfalt çiğnetmeden alabilir sorunları çözümleyebilirler. Kuruluşunun görevlendirdiği masasında bulunan görevli, vatandaşın söylediğini iyice dinlemeli ve ondan sonra eyleme geçmelidir. Umarım, görevli kurumlar birbiri ile benim yansıtmaya çalıştığım sorunları haberleşerek çözümlerler. Sorunlara çoğalmadan yanıt verilirse sorunlar yeni sorunları oluşturmazlar diyor, saygılar sunuyorum. |